
İnsanlara koçluk yapılabiliyorsa, neden markalara yapılamasın, onların da kimlikleri var!
Aslında “Marka Koçluğu” hikayem, arkadaşlarıma marka konumlandırırken iletişim stratejileri yaratırken destek olmak için kullandığım koçluk araçları teknikleriyle pazarlamada uygulanan teknikleri birleştirince ortaya çıktı.
Kendi hayatımızı düzenlerken nelere bakarız? Markamı nereye konumlamak istiyorum?
Etrafımda neler oluyor? Rakiplerim neler yapıyor? Müşterilerim neler yapıyor?
Bundan sonra ne yönde ilerlemek istiyorum? Şirketimi hangi yönde geliştirmek istiyorum?
Markam için neden bunu yapmak istiyorum?
Ne zaman başlayabilirim? Zaman planımı nasıl yapmalıyım?
Bunun için neye ihtiyacım var? Başlamıyorsam beklediğim nedir?
Bu ve bunun gibi sorular duruşumuzu belirler.
Orta ya da küçük ölçekli işletmelerin hacmi değil müşterileriyle iletişime geçerken kullandıkları lisan ve onlara doğru noktada aynı dilden hitap ederek ulaşmaları önemlidir.
Pazarlama iletişimi bir çok daldan oluşur. Ben en çok marka kimliğinin ve lisanının yaratıldığı bu bölümden keyif alıyorum. Markanın amacını belirlemek ve akabinde gelen yaratıcı süreç yeni bir bebeğin doğumu gibidir. İstikrarla emekle ve sevgiyle büyütmek gerekir.
Üç temel unsurun üstüne her tür markayı inşa etmek mümkün.
- Kendi merkezini ve hedefini doğru belirlemek
- Elindeki kaynakları maksimum verimlilikle kullanmak
- Müşterinin dilinden ve gönlünden anlamak
Uzun yıllar marka yöneticisi ve ürün yöneticisi olarak çalıştım. Etiketlerden çok tıpkı insan ilişkilerindeki gibi samimiyetin işlediğini gördüm.
İster instagramdan ürün satın, ister bakkal dükkanı açın, isterse köşedeki kafenin işletmecisi olun ya da dev bir sanayi ya da hizmet kuruluşu olun markanız da insan gibi kimlik kazanıp bunu ifade edip samimiyetle iletişim kurdukça çevresi genişliyor, güçleniyor.
Bu konuda çalışmak isterseniz beni arayın.