TÜRKLER Hiç bir “Başarıyı” Cezasız Bırakmaz

Cava adalarından, Adriyatik denizine kadar hudutları dayanan ve dünyaya İslamiyet’in temsilcisi olarak Allah’ın yer yüzündeki kılıcı olan biz TÜRKLER, her zaman büyük başarılara imza atmış ve tarihi zaferler yazmışızdır.

Çağ açıp, çağ kapatma özelliğimizde mevcuttur. Hatta iddia ederim ki tüm tarihi çağların meydana gelmesinde direk ya da dolaylı yoldan biz TÜRKLERİN etkisi olmuştur.

Tarih sahnesine ilk çıktığımız günden bu yana CÖMERTLİĞİN, MERTLİĞİN, CESURLUĞUN temsilcileri olduk. KORKMAMAYI diğer milletlere biz öğrettik. 40 çerisiyle ÇİN SARAYINI basan KÜRŞAT olduk. Papayı diz çöktüren ATİLLA olduk. İstanbul’u fetih eden FATİH olduk. Dünyaya askeri nizamı getiren METE olduk. Çölleri aşan YAVUZ olduk. Dünyaya hakim olan KANUNİ olduk. Bitti denilen bir yerde bir millete kendi göbek bağını kestiren MUSTAFA KEMAL olduk ve dünya döndükçe de olmaya devam edeceğiz.

TÜRKLER bu dünyaya gelmiş ve geçmiş görebileceğiniz en VİCDANLI millettir. Bunun tartışılması ve tartışılmaya açılması bile lüzumsuzdur. Tecrübeyle Sabittir. MERHAMET ve HOŞGÖRÜ Türklerin kimliğidir.

Bu kadar güzellikleri anlata anlata bitiremeyiz. üstüne binlerce daha ekleyebiliriz. Ama ben size bugün TÜRKLERİN başka bir özelliğinden bahsedeceğim…

TÜRKLER Hiç bir “Başarıyı” Cezasız Bırakmaz…

Net ve kesin bir tabirdir. İki Yahudi bir araya gelse şirket kurar, iki Türk bir araya gelse Devlet kurar sözü herkes tarafından bilinen atalarımızın söylediği meşhur bir cümledir. Biz Türkler aynı denildiği gibiyiz. Herkes de bir başı çekme arzusu ve isteği var. Gerek bunu bazen DELİKANLICA meydana çıkarak açık açık yapar bazen de SİNSİCE gizli gizli ayarı verir.

TÜRKLER genelde açık açık savaşmayı ve açık açık konuşmayı severler. Yada gerçekten TÜRK olanlar. En azından ben kendimi öyle görüyorum. Ama bir de görmeyenler var. Başka KAHPE milletlere özenen arkadan, dolanarak, gizlice, sinsice iş çevirenler. Bunlar eminim ki TÜRK değiller de adları öyle kaldı diye öyle olmuşlar.

işte bu zihniyetle yaklaşanlar;

Nerede başarı varsa yada başarılı birisi varsa mutlaka ona bir çelme takmak için uğraşırlar. Günümüzde sık sık yaşıyoruz. Çekemeyenlerin hasetliğini görüyoruz. Tabi ki bu doğal daha insanlığın başlangıcında yaşamadık mı bu olayları. HABİL ve KABİL ile tatmadık mı çekememezliğin getirdiği sonuçları.

Şimdi sizlere yukarıda anlattıklarımı taçlandıracak bir hikaye ile yazımı sonlandırmak istiyorum.

“Adamın birisi ölmüş ve cehenneme gönderilmiş. Cehenneme girdiğinde her yerde büyük ateş çukurları olduğunu ve hepsinin başında ise bir tane zebanin olduğu görmüş.

Çukurlara doğru yavaş yavaş yürüyemeye başlamış, ilk çukura geldiğinde ise yanında zebaniye sormuş bu çukurda kimler var diye? Zebani cevaplamış burada Almanlar var. Yukarı çıkmak isteyeni Zebani tarafından kafasına vurularak tekrar aşağı gönderiliyor diye.

Bu defa ikinci çukura gelmişler ve adam tekrar sormuş; burada kim var ve neden iki zebani bekliyor diye? Zebani cevap vermiş burada Yahudi İsrailliler var. bunlar çukurdan birbirlerini destekleyerek çıkmaya çalışıyorlar ve iki zebani ancak yetiyor tekrar içeri atmaya diye cevap verir.

Adam üçüncü çukurun başına gelir ve hiç zebanin olmadığını görür ve sorar; Burada kim var ki başında hiç zebani yok? Zebani; “burada TÜRKLER var. Zebaniye gerek yok çünkü TÜRKLER yukarı çıkmaya çalışanları direk ayaklarından tutup kendileri çekiyorlar” diye cevap verir.

Sanırım hikaye anlatılmak istenilen mesajı tam anlamıyla verdi. Sağlıcakla kalın…